Önceki gün Gaziantep’i gezdik, Bugünse Antakya yollarında olacağız.Tilmen otelde, sabah saat 9 gibi kahvaltımızı yaptık.Ve arabamıza atlayıp çarşıya gittik..Çelebioğullarından hediyelik baklavalarımızı ve fıstıklarımızı aldık. Antakya’ya doğru yola çıktık. İlk durağımız İskenderun. Buralara gelmişken, hem İskenderun’u görmek hem de İskenderun’da oturan arkadaşlarımızı ziyaret etmek istedik. İskenderun’da bir kafede oturup , kahvelerimizi içtik, sohbet ettik. Sonrasında, çifte kavrulmuş kahve satan dükkana gittik. Ve kahve alışverişimizi yaptık. Bu kahveyi, tüm kahve severlere öneririm. Beğeneceksiniz 🙂
Arkadaşlarımızda bize katıldı ve hep birlikte, Antakya’ya doğru yol aldık.
Bizim en çok merak ettiğimiz künefenin yapılışıydı.İnternet araştırmalarımızda, hep bir Çınaraltı künefecisi geçiyordu. Orayı bulup, künefe yemeliydik. 🙂 Uzun çarşıda biraz gezindikten sonra, künefeciyi bulduk. Biraz künefe yapımını seyrettik.
Ve ilk künefeyi orda tattık.
Ben beğendim. Ama arkadaşlar pek beğenmedi. Hele Antakyalı arkadaşlarımız hiç beğenmedi, içinin pişmediğini söylediler. Onlar evlerinde künefenin en iyisini yapıyorlarmış zaten. O yüzden dışarda künefe yemeyiz diyorlar.
Antakya gezisini pazar gününe bırakmamız pek iyi olmadı. Uzun Çarşı pazar günleri kapalı olduğundan pek bişey göremedik. 🙁
ANTAKYA’DA NE YENİR?
Künefeciden çıktık. Artık yemek yemeliydik. Özellikle mezelerini çok merak ediyordum. Aklımızda Sultan Sofrası vardı. Ancak orası da pazar günleri kapalıymış. 🙁 Antakyalı arkadaşlarımız, bizi GüzelBurç beldesindeki Alican Restorana götürdüler.
Mekan gayet güzel.Servisten memnun kaldık.Burada neler mi yedik?Gelelim soframıza….
Ortaya mezeleri söyledik… 🙂
Kısaca ,mezelerden bahsetmek gerekirse …
Zeytin Salatası…..Güzel bir salataydı.Acılı mezelerin yanında tam bir kurtarıcıydı. 😀
Alinazik kebabı…Gaziantep’te yediğimizden farklıydı….Güzel bir lezzetti.
Abagannuş….. Acılı bir meze.İçeriğinde patlıcan ve nar ekşisi var.Tadı çok güzeldi.
Biberli Ekmek… Acılıydı.O yüzden bunun yerine ,normal ekmek yedim.
Ezme… Acılı bir meze.Lezzeti çok iyiydi.
Humus… Güzeldi.
Karışık salatamız…Acılı mezelerin yanında ikinci kurtarıcıydı. 😀 Fotoğraftaki közlenmiş biberler çok acıydı. Onca acılı mezenin yanında, biberleri yiyen olmadı.
Veee meşhur tepsi kebabımız. 🙂 .Lezzetli bir kebab. Bunun yanında Kağıt kebabı da söyledik. Onun resmini çekmemişim maalesef. İçerik olarak aynılar diye düşünüyorum. Sadece pişirilme şekilleri farklı. İkisi de güzeldi. Ancak biz en çok tepsi kebabını beğendik.
Ve yemeğin sonunda Antakya’ya özgü kabak tatlısı geldi. 🙂
Üzerine tahin dökülmüş. Kenarlarına muz dizilmiş. Bu çok özel bir lezzet. Harikaydı. Antakya’ya yolunuz düşerse, bu tatlıyı tatmadan gelmeyin derim. Daha önce İstanbul’da yemiştim bu tatlıyı. Ama İstanbul’da yediğim tatlıyla bunun hiç alakası yokmuş.
Restorandan çıktık ve Antakya merkeze geçtik. Öncelikle gece kalacak yeri ayarlamalıydık. Polis evine daha önceden rezervasyon yapmıştık. Polis evine gidip eşyalarımız bıraktık. Ve şehir merkezine doğru yürümeye başladık.
Şehir merkezinde biraz dolaşıp, günü künefe ile kapatmak istedik. Son durağımız Kral Künefe oldu.
Burada dondurmalı künefelerimizi yedik. Ve gezimizi sonlandırdık.
Şehirde gezilecek çok yer var. Biz buraları da pek gezemedik. Görülmesi gereken yerler arasında Uzun Çarşı , Mozaik Müzesi ve Harbiye Şelaleleri varmış. Ve tabi kiliseler ve camiler de var. Biz bunları bir sonraki gezimize bıraktık artık. 2 Gün dolu dolu geçirilebilir bu şehirde.
Pazartesi sabahı 7.40 uçağı ile İstanbul’a döndük.
Nimet
Leave a reply