Geçtiğimiz sene gitmiştik Cunda’ya. Çok beğenmiştik. Yine gidelim dedik. Hem Balıkesir’li oluşum hem de İstanbul’a yakınlığından dolayı, Cunda bizi kendine çekiyor resmen..
3 günlük bir tatilimiz vardı. 2 gününü Cunda’da geçirdik. Diğer gün ise, kardeşimin nişanı için bizim köye geçtik..
Arefe gününün gecesinden yola çıktığımızda, malum İstanbul trafiği çok yoğundu. Biz daha önceleri bayram trafiğini en yoğunundan yaşamış olduğumuzdan, bu sefer önlemlerimizi almıştık. Yandex’in haritalar uygulaması sayesinde hiç trafiğe takılmadan 2 saatte Gölcük’e ulaşmıştık. Yolculuğumuz gece olduğundan Kaan Emir’in uyuyor olması, bizim için büyük avantaj oldu tabi. İlk molamızı, her zamanki gibi Susurluk Yörsan tesislerinde verdik…Tesiste güzel bir kahvaltının ardından, yolumuza devam ettik.
Yolculuğumuz Balıkesir’in içinden olunca, benim yatılı okuduğum liseye de uğradık. Mezun olduktan tam 10 yıl sonra, ilk kez gitmiş oldum. Anıları tazeledik.
Tatile son anda karar verdiğimizden, tüm oteller doluydu. O yüzden alelacele bir otele rezervasyon yapmıştık booking.com üzerinden. Çok doğru bir karar verdiğimizi otele gelince anladık. Otelin temizliği ve personelin güler yüzlü oluşu bizi çok memnun etti.
Otele varınca, kısa bir dinlenmenin ardından, Cunda sokaklarında gezintiye çıktık. İlk işimiz tabiki de ayvalık tostu yemek oldu. Hediyelik eşyaların satıldığı çarşının yanındaki büfelerden birine oturduk. Tostlarımızı yedik..
Denize gitmeye karar verdiğimizde, Cunda’daki Çatal Tepeye uğradık önce, plajın çok rüzgarlı olmasından dolayı, rotayı Sarımsaklı‘ya çevirdik. Sarımsaklı’nın da çok kalabalık oluşundan dolayı, biraz daha ileride yer alan Badavut plajına geçtik. Orada denize girdik. Hava rüzgârlı ve su soğuktu. Biz buralara kadar gelmişken denize girelim dedik. Kaan Emir suyun soğuk oluşuna pek aldırış etmedi. Suyu sevdi.
Deniz sonrası Cunda’ya döndük tekrar. Meşhur Karadeniz pastanesine uğradık önce. Sakızlı kurabiye, lor tatlısı söyledik. Tam sipariş verirken, bir de ne göreyim 🙂 🙂 🙂 Son zamanların popüler tatlısı, benimde çok sevdiğim Trileçe var tezgahta. Hemen ondan da söyledik. Şimdiye kadar yediğim en iyi tirileçe diyebilirim. Mutlaka deneyin.
Akşam yemeğinde tercihimiz tabi ki de balıktı. Sahil tarafındaki Sahil restoranda yedik yemeğimizi. Geçen sefer geldiğimizde de burada yemiştik.
Peygamber balığı(Dülger) , papalina ve kalamar söyledik(Fotoları çekmemişim.)
Dülger balığını geçen geldiğimizde de yemiştik. Çok beğenmiştik. Lezzeti yine harikaydı. Kalamar ise bizim vazgeçilmezimiz oldu artık. Bir yere balık yemeye gittiğimizde mutlaka kalamar tava da söylüyorum.
Bizim için yepyeni bir lezzet olan Papalina‘yı da denemiş olduk bu tatilde. Önceki gelişimizde Papalina‘nın mevsimi geçmiş olduğundan deneyememiştik. Lezzeti nasıl diye soracak olursanız? Pek sevemedim ben. Hamsiye benziyor görüntü olarak. Ancak lezzet olarak hamsinin yanından, ucundan, kıyısından geçemez bence..
Ertesi gün bayram sabahıydı. Otelde mükemmel bir kahvaltı yaptık. Otelin kahvaltısı beklentilerimin üzerinde çıktı doğrusu. 🙂
İşte kahvaltımız…
Oğluşun hasta oluşundan dolayı günümüzün bir kısmı hastane’de geçti. Öğleden sonra, Cunda da gezdik biraz.
Öğlen ne yiyelim derken karşımıza Adamis ev yemekleri çıktı. Tesadüfen keşfettik biz. Ancak internette arama yaptığınızda biçok kişi de burayı tavsiye etmiş. Biz de çok beğendik. Gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Mekanın temizliği ve yemeklerin lezzeti mükemmel. Personel de gayet güler yüzlü. Kabak çiçeği dolması, yaprak sarma, deniz börülcesi ve Paça Çorbası yedik burada. hepsi çok güzeldi. Bayram günü olduğundan ev yapmı baklava da vardı. Ondan da söyledik tabi.
Akşam yemeği için tercihimiz yine balık oldu. Yine Sahil restoranda oturduk. Öncesinde oğluşu bebek arabasında uyuttuk tabi. Yoksa başbaşa yemek yiyebilmek ne mümkün. Bu arada saat 23.30 falan. Yemeğe anca başlayabildik. 🙂 Çocuklu aile olduğumuzdan beklentilerimizi fazla yüksek tutmadığımız için, aslında keyfimiz gayet yerinde. Yemek öncesi fotomuzu da çekilince, benden keyiflisi yoktur.. 🙂
Bu sefer hepsinin fotosunu çektim. 🙂 Buyrun muhteşem lezzetler burada 🙂
Köz patlıcan ve Fava. Bu mezeleri de çok beğendik. Köz patlıcanı sevmeyen var mıdır acaba? Patlıcandan gelen közün kokusu beni mest eder doğrusu. Fava ise, yine ege yöresine ait bir mezedir. Yıllar önce, Çeşme’de denemiştik. Pek beğenmemiştik. Fava, kuru bakladan yapılan bir yiyecek. Çocukluğumda köyde çok yerdim. Cunda’da görünce, bir deneme daha yapmaya karar verdim. Ve tercihimizde yanılmadık doğrusu. Siz de mutlaka deneyin..
Bu tatilin yeni lezzeti ise karides oldu. İlk defa yedik. Ve çok çok sevdik. Tereyağlı pişiriyorlar. Lezzetini siz düşünün artık… 🙂 . Bundan sonra yeni favorim karides. Her gittiğim balıkçıda ilk sipariş edeceğim mezedir kendileri..
Barbun en sevdiğimiz balıklar arasında yer alır. Cunda’da mutlaka deneyin. Biz bu kış evimizde de bol bol yedik.
Yoğurtlu dil balığı. Geçen tatilimizde de yemiştik. Lezzetine hayran kalmıştık. Bu sefer de yine aynı lezzetteydi. Mutlaka tadılması gerekir bence 🙂
Tatilimizi, işte bu şekilde sonlandırdık. Son akşam yemeğinde “Hoşçakal Cunda.Yine geleceğiz” diyerek vedamızı yaptık.
Önceki Cunda yazımı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz… 🙂
Leave a reply